Burçlar bir gün yeni bir hayat
kurmak amacıyla toplanma kararı almışlar. Her şeyden, herkesten uzak, yeni bir
başlangıç… Buluşma yeri olarak medeniyetin olmadığı, daha önce hiç kimsenin
uğramadığı dağlarla, tepelerle, denizle, tüm doğa harikalarıyla bezenmiş bir
yermiş burası…
İlk gelen Koç olmuş. Tabi
diğerlerini beklerken sıkılmış ve etrafta biraz takılayım deyip dolaşmaya
çıkmış.
Boğa, içinde aletlerinin, takım
çantasının, baltasının, vs.. Ivır zıvırlarının olduğu yük arabasını çeke çeke
buluşma noktasına gelmiş. Tabi yük arabasının üstünde oturan ikizlerin,
arabanın içindekileri karıştırıp ne işe yaradıklarını sormasına dayanan ve kafa
şişiren sohbetlerini dinleyerek…
Sonra Yengeç çıka gelmiş, Boğa ve
İkizleri görünce rahatlamış fakat Koç’u göremeyince ağzından çıkan ilk söz
endişeli bir ses tonuyla “ Koç Nerdeee!!” olmuş.
Boğa düşünmüş… Düşünmüş…
Tam “Daha gelmedi herhalde” diyecekken, sessizlikten sıkılan İkizler lafa
atlamış ve “Daha gelmedi” demiş ve devam
etmiş “Sen nasılsın? Bak burada Boğanın oyuncakları var. Bak bu balta odun
kesiyorsun, bak bu kazma toprağı kazıyorsun….”diye anlatmaya başlamış…
Yengeç durmuş düşünmüş “acaba
diğerleri nerelerde, başlarına kötü bir şey gelmemiştir inşallah” diye düşünüp
evhama kapılmış…
Arkadan gelen “Eyy Ahaliii!!
Nasılsınız? ” diye gürleyen bir ses herkesin ilgisini çekmiş ve bir bakmışlar ki
Aslan sırıta sırıta, kendinden emin adımlarla onlara doğru, kollarını sanki
hepsini aynı anda kucaklayacakmış gibi iki yana açmış geliyor…
Boğa içinden “Artist” diye
geçirirken başıyla ufak bir selam vermiş. Yengeç “Hoş geldin, bende sizin için
endiş…” derken İkizler aradan sıyrılıp Aslanın boynuna “Hoşgeldiiin” diyerek
atlamış ve devam etmiş “Bak Boğa neler getirmiş, Yengeç diğerleri için çok endişeli,
Koç’ta ortalarda yok!” .
Aslan “Koooooç!” diye bağırmaya
başlamış gür sesiyle… Bir süre sonra Koç ortaya çıkmış ve “Ne var?” demiş cevap
bekler bir ifadeyle… Yengeç sinirlenmiş ve “Ne mi var!?’’ ’’ Senin için ne kadar endişelendim biliyor
musun!? Nerelerdesin sen, neden haber vermiyorsun?” Diye çemkirmeye başlayınca
araya Aslan girmiş “Dur Yengeç bir sakin ol, etrafta dolaşmış gelmiş işte… Hem
endişelenme artık, diğerlerini de buluruz birazdan” diyerek Yengeç’i
sakinleştirmeye çalışmış…
Bu arada Koç’u gören İkizlerde
sevinmiş ve “Hoşgeldiin! Sen yokken neler oldu bir bilsen…” diye başlayacakken
Aslan İkizleri bir el hareketiyle susturmuş ve Koç’a dönerek” Diğerleri şu
tarafta olabilirler, git bir bak bakalım, bulduklarını buraya getir” demiş… Boğa,
arabadan indirdikleri arasında hamağını ararken, kenara koyduğu pala Koç’un
dikkatini çekmiş ve “Bunu ödünç alıyorum” deyip yola koyulmuş… Boğa öfkelense de
Koç çoktan oradan uzaklaşmış…
Koç, Boğadan aldığı pala ile
yolunu açarak ormanda ilerlerken, az kalsın Başak’ın kelleyi götürüyormuş, son
anda farketmiş… Bir bakmış ki Başak, bir salyangozu izliyor ve elinde kağıt kalem
notlar alıyor... Kendisini fark etmeyen
Başak’ı dürtmüş ve “sen burada napıyorsun? Buluşma noktasında seni bekliyorlar”
demiş ve ne yöne gitmesi gerektiğini söylemiş… Başak’ta “Tamam, az bir işim
kaldı onları da halledip gidiyorum birazdan” demiş… Koç tamam deyip yola
koyulmuş tekrar…
Az ilerde üstüne başını
temizlemeye, çeki düzen vermeye çalışan Teraziyi görmüş… Gördüğü güzellik karşısında adeta büyülenmiş
gibi olan Koç’un kalbi güpgüp atmaya başlamış… Hemen yanına koşmuş ve onu tutup
yerden kaldırmış… İyi olup olmadığını sormuş
hem de anlamayan çalışan gözlerle Teraziyi baştan aşağı süzmüş… Gördüğü ilgi
hoşuna giden Terazi “Bütün üstüm başım pislendi, buruştu, hem burada böceklerde
var, en kötüsü de sen gelene kadar burada yalnız olduğumu sanıyordum, seni
gördüğüme o kadar çok sevindim ki!” deyip Koç’un boynuna sarılmış. Halinden
memnun olan Koç “Diğerleri de ilerde, bazıları daha gelmediler, bende o
gelmeyenleri arayıp buluşma noktasına yönlendiriyorum, sen kendin gidebilir
misin? Ya da istersen seni oraya kadar taşıyabilirim!” demiş… Terazi, Koç’un bu
son söylediğinden çok etkilenmiş. ”Fakat diğerlerinin de bulunması lazım.. Benimle
aynı, hatta daha kotu durumda olanlar vardır belki.. Koç bana yardım ederse
onları arayamaz, ben bulundum onlar bulunmadı olur bu da çok adaletsiz olur… Öte
yandan benimde buluşma noktasına gidebilmem için yardıma ihtiyacım var… Oooffff ne kadar zor bir karar vermem lazım
gene!” diye sesli düşünmüş.. Gülümseyen Koç “Önce seni buluşma noktasına
taşıyayım, sonrada ötekileri aramaya devam edeyim, zaten gideceğimiz yer çok
yakın diyerek Terazi’yi rahatlatmış.’’
Terazi, Koç’u daha öncede görmüş
olmasına rağmen, çok daha farklı tanıyormuş.. Uzaktan gördüğü kabalığın
arkasındaki fedakârlık Terazinin fikirlerini değiştirmeye başlamış Koç’un
sırtında ilerlerken…
Buluşma noktasına geldiklerinde,
Terazi’yi Koç’un sırtında gören Aslan hemen laf atmış “Ooooo, prenseste sonunda
teşrif ettiler… Hem de prenslerinin sırtında!” dedikten sonra kocaman bir
kahkaha patlatmış..
Yengeç “Senin için çok
endişelendim” İkizler ; hoş geldin, sen
yokken burada neler oldu, bak burada neler var” diyerek karşılamışlar.. Boğa
ise hamağında uyuyormuş.
Birden Koç’un aklına Başak gelmiş
ve gelip gelmediğini sormuş, gelmediğini öğrenince, hemen Terazi’yi bırakıp
Başak’ı en son gördüğü yere doğru koşmuş… Vardığın da Başak hala salyangoz
izliyor, not tutuyormuş.. Dürtüp “Hadi kalk, salyangozunu da al, not almaya
diğerlerinin yanında devam edersin” demiş. Hala not almaya devam eden Başak
“tamam” demiş… Koç çok kızmış ve Başağın elinden notlarını bir hışımla çekip
almış ve “Ayağa kalk ve hemen toparlanmaya başla!” diye bağırmış. Şaşkına
uğrayan Başak toparlanmaya başlamış söylene söylene. Çantasını sırtına
geçirmiş, Koç’ta notlarını ona geri vermiş “Bu taraftan gideceksin!” demiş ters
ters.. Başakta söylene söylene yola koyulmuş…
Koç yoluna devam ederken
karşıdan, sırtında bir geyik leşi taşıyan Yay’ı görmüş, Yay el sallamış
gülümseyerek. Koç ta gülümseyerek karşılık vermiş” neden geç kaldığın belli
oluyor” demiş memnun bir tavırla…”Bizimkiler şu taraftalar.’’ Yay, kendinden
emin bir tavırla gülümseyerek biraz etrafına bakmış ve “Biliyorum” deyip selam
vererek yoluna devam etmiş..
Koç biraz daha dolaşmış fakat
başka kimseyi bulamamış ve dönüş yoluna koyulmuş…
Buluşma noktasında sohbet,
muhabbet devam ederken, tepeden taşlar yuvarlanmaya başlamış. Herkes ne
olduğunu anlamaya çalışırken Oğlak ortaya çıkıvermiş, soğuk bir selam verip
oturmuş. Aslan gülerek “sen neden o yoldan geldin ki?” diye sormuş, Oğlak
“Başka yol mu var?” diye gene sert bir cevap vermiş, Aslan “Biz şu patikadan
geldik..” Oğlak “Sizde hep kolaya kaçıyorsunuz!…’’
Kısa bir sessizlikten sonra pata pata
diye ne olduğunu anlamadıkları bir ses duymuşlar. Yukarı baktıklarında ise
Kova, enteresan bir alete binmiş uçuyor…Kova “Ben geldiim!!Açılın oradan, şu
boşluğa ineceğim” demiş ve inişe geçmiş..
Yengeç bir yandan çoğunun burada
olmasına sevinirken bir yandan da Akrep nerde kaldı diye düşünmeye başlamışken
gözü çalılıklara takılır ve uzun süredir orda durmakta olan Akrep’i fark eder
ve “Sen orda napıyorsun?” diye seslenir.
Artık herkes tamamdır… Balık hariç…
Yengeç “İnşallah Balık
kaybolmamıştır…”diye Balık’ı düşünmeye başlar…
Barış CEYLAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder