Sayfalar

24 Eylül 2015 Perşembe

Bir Burç Masalı (Başlangıç)


Burçlar bir gün yeni bir hayat kurmak amacıyla toplanma kararı almışlar. Her şeyden, herkesten uzak, yeni bir başlangıç… Buluşma yeri olarak medeniyetin olmadığı, daha önce hiç kimsenin uğramadığı dağlarla, tepelerle, denizle, tüm doğa harikalarıyla bezenmiş bir yermiş burası…
İlk gelen Koç olmuş. Tabi diğerlerini beklerken sıkılmış ve etrafta biraz takılayım deyip dolaşmaya çıkmış.
Boğa, içinde aletlerinin, takım çantasının, baltasının, vs.. Ivır zıvırlarının olduğu yük arabasını çeke çeke buluşma noktasına gelmiş. Tabi yük arabasının üstünde oturan ikizlerin, arabanın içindekileri karıştırıp ne işe yaradıklarını sormasına dayanan ve kafa şişiren sohbetlerini dinleyerek…
Sonra Yengeç çıka gelmiş, Boğa ve İkizleri görünce rahatlamış fakat Koç’u göremeyince ağzından çıkan ilk söz endişeli bir ses tonuyla “ Koç Nerdeee!!” olmuş.
 Boğa düşünmüş… Düşünmüş… Tam “Daha gelmedi herhalde” diyecekken, sessizlikten sıkılan İkizler lafa atlamış ve  “Daha gelmedi” demiş ve devam etmiş “Sen nasılsın? Bak burada Boğanın oyuncakları var. Bak bu balta odun kesiyorsun, bak bu kazma toprağı kazıyorsun….”diye anlatmaya başlamış…
Yengeç durmuş düşünmüş “acaba diğerleri nerelerde, başlarına kötü bir şey gelmemiştir inşallah” diye düşünüp evhama kapılmış…
Arkadan gelen “Eyy Ahaliii!! Nasılsınız? ” diye gürleyen bir ses herkesin ilgisini çekmiş ve bir bakmışlar ki Aslan sırıta sırıta, kendinden emin adımlarla onlara doğru, kollarını sanki hepsini aynı anda kucaklayacakmış gibi iki yana açmış geliyor…
Boğa içinden “Artist” diye geçirirken başıyla ufak bir selam vermiş. Yengeç “Hoş geldin, bende sizin için endiş…” derken İkizler aradan sıyrılıp Aslanın boynuna “Hoşgeldiiin” diyerek atlamış ve devam etmiş “Bak Boğa neler getirmiş, Yengeç diğerleri için çok endişeli, Koç’ta ortalarda yok!” .
Aslan “Koooooç!” diye bağırmaya başlamış gür sesiyle… Bir süre sonra Koç ortaya çıkmış ve “Ne var?” demiş cevap bekler bir ifadeyle… Yengeç sinirlenmiş ve “Ne mi var!?’’   ’’ Senin için ne kadar endişelendim biliyor musun!? Nerelerdesin sen, neden haber vermiyorsun?” Diye çemkirmeye başlayınca araya Aslan girmiş “Dur Yengeç bir sakin ol, etrafta dolaşmış gelmiş işte… Hem endişelenme artık, diğerlerini de buluruz birazdan” diyerek Yengeç’i sakinleştirmeye çalışmış…
Bu arada Koç’u gören İkizlerde sevinmiş ve “Hoşgeldiin! Sen yokken neler oldu bir bilsen…” diye başlayacakken Aslan İkizleri bir el hareketiyle susturmuş ve Koç’a dönerek” Diğerleri şu tarafta olabilirler, git bir bak bakalım, bulduklarını buraya getir” demiş… Boğa, arabadan indirdikleri arasında hamağını ararken, kenara koyduğu pala Koç’un dikkatini çekmiş ve “Bunu ödünç alıyorum” deyip yola koyulmuş… Boğa öfkelense de Koç çoktan oradan uzaklaşmış…
Koç, Boğadan aldığı pala ile yolunu açarak ormanda ilerlerken, az kalsın Başak’ın kelleyi götürüyormuş, son anda farketmiş… Bir bakmış ki Başak, bir salyangozu izliyor ve elinde kağıt kalem notlar alıyor... Kendisini  fark etmeyen Başak’ı dürtmüş ve “sen burada napıyorsun? Buluşma noktasında seni bekliyorlar” demiş ve ne yöne gitmesi gerektiğini söylemiş… Başak’ta “Tamam, az bir işim kaldı onları da halledip gidiyorum birazdan” demiş… Koç tamam deyip yola koyulmuş tekrar…
Az ilerde üstüne başını temizlemeye, çeki düzen vermeye çalışan Teraziyi görmüş…  Gördüğü güzellik karşısında adeta büyülenmiş gibi olan Koç’un kalbi güpgüp atmaya başlamış… Hemen yanına koşmuş ve onu tutup yerden kaldırmış…  İyi olup olmadığını sormuş hem de anlamayan çalışan gözlerle Teraziyi baştan aşağı süzmüş… Gördüğü ilgi hoşuna giden Terazi “Bütün üstüm başım pislendi, buruştu, hem burada böceklerde var, en kötüsü de sen gelene kadar burada yalnız olduğumu sanıyordum, seni gördüğüme o kadar çok sevindim ki!” deyip Koç’un boynuna sarılmış. Halinden memnun olan Koç “Diğerleri de ilerde, bazıları daha gelmediler, bende o gelmeyenleri arayıp buluşma noktasına yönlendiriyorum, sen kendin gidebilir misin? Ya da istersen seni oraya kadar taşıyabilirim!” demiş… Terazi, Koç’un bu son söylediğinden çok etkilenmiş. ”Fakat diğerlerinin de bulunması lazım.. Benimle aynı, hatta daha kotu durumda olanlar vardır belki.. Koç bana yardım ederse onları arayamaz, ben bulundum onlar bulunmadı olur bu da çok adaletsiz olur… Öte yandan benimde buluşma noktasına gidebilmem için yardıma ihtiyacım var…  Oooffff ne kadar zor bir karar vermem lazım gene!” diye sesli düşünmüş.. Gülümseyen Koç “Önce seni buluşma noktasına taşıyayım, sonrada ötekileri aramaya devam edeyim, zaten gideceğimiz yer çok yakın diyerek Terazi’yi rahatlatmış.’’
Terazi, Koç’u daha öncede görmüş olmasına rağmen, çok daha farklı tanıyormuş.. Uzaktan gördüğü kabalığın arkasındaki fedakârlık Terazinin fikirlerini değiştirmeye başlamış Koç’un sırtında ilerlerken…
Buluşma noktasına geldiklerinde, Terazi’yi Koç’un sırtında gören Aslan hemen laf atmış “Ooooo, prenseste sonunda teşrif ettiler… Hem de prenslerinin sırtında!” dedikten sonra kocaman bir kahkaha patlatmış..
Yengeç “Senin için çok endişelendim”  İkizler ; hoş geldin, sen yokken burada neler oldu, bak burada neler var” diyerek karşılamışlar.. Boğa ise hamağında uyuyormuş.
Birden Koç’un aklına Başak gelmiş ve gelip gelmediğini sormuş, gelmediğini öğrenince, hemen Terazi’yi bırakıp Başak’ı en son gördüğü yere doğru koşmuş… Vardığın da Başak hala salyangoz izliyor, not tutuyormuş.. Dürtüp “Hadi kalk, salyangozunu da al, not almaya diğerlerinin yanında devam edersin” demiş. Hala not almaya devam eden Başak “tamam” demiş… Koç çok kızmış ve Başağın elinden notlarını bir hışımla çekip almış ve “Ayağa kalk ve hemen toparlanmaya başla!” diye bağırmış. Şaşkına uğrayan Başak toparlanmaya başlamış söylene söylene. Çantasını sırtına geçirmiş, Koç’ta notlarını ona geri vermiş “Bu taraftan gideceksin!” demiş ters ters.. Başakta söylene söylene yola koyulmuş…
Koç yoluna devam ederken karşıdan, sırtında bir geyik leşi taşıyan Yay’ı görmüş, Yay el sallamış gülümseyerek. Koç ta gülümseyerek karşılık vermiş” neden geç kaldığın belli oluyor” demiş memnun bir tavırla…”Bizimkiler şu taraftalar.’’ Yay, kendinden emin bir tavırla gülümseyerek biraz etrafına bakmış ve “Biliyorum” deyip selam vererek yoluna devam etmiş..
Koç biraz daha dolaşmış fakat başka kimseyi bulamamış ve dönüş yoluna koyulmuş…
Buluşma noktasında sohbet, muhabbet devam ederken, tepeden taşlar yuvarlanmaya başlamış. Herkes ne olduğunu anlamaya çalışırken Oğlak ortaya çıkıvermiş, soğuk bir selam verip oturmuş. Aslan gülerek “sen neden o yoldan geldin ki?” diye sormuş, Oğlak “Başka yol mu var?” diye gene sert bir cevap vermiş, Aslan “Biz şu patikadan geldik..” Oğlak “Sizde hep kolaya kaçıyorsunuz!…’’
Kısa bir sessizlikten sonra pata pata diye ne olduğunu anlamadıkları bir ses duymuşlar. Yukarı baktıklarında ise Kova, enteresan bir alete binmiş uçuyor…Kova “Ben geldiim!!Açılın oradan, şu boşluğa ineceğim” demiş ve inişe geçmiş..
Yengeç bir yandan çoğunun burada olmasına sevinirken bir yandan da Akrep nerde kaldı diye düşünmeye başlamışken gözü çalılıklara takılır ve uzun süredir orda durmakta olan Akrep’i fark eder ve “Sen orda napıyorsun?”  diye seslenir. Artık herkes tamamdır… Balık hariç…
Yengeç “İnşallah Balık kaybolmamıştır…”diye Balık’ı düşünmeye başlar…


Barış CEYLAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder