Sayfalar

28 Eylül 2015 Pazartesi

Bir Burç Masalı (Başlangıç 2)


                Herkes sohbet muhabbet ederken Boğa, Koç’un kendine derme çatma bir sığınak yaptığını görür. Bir kaç dalı birbirine beceriksizce iliştiren Koç, üzerlerini yaprakla örtmeye çalışır fakat her denemesinde ya dallar bozuluyor ya da yapraklar dalların üzerinde durmuyor ve sığınağın içine doluyordu…
                Bunu gören Boğa gülümseyerek Koç’u arabasının yanına çağırır “Tut şu çantanın ucundan, yere indirelim” Çantanın içindekileri gören Koç, Boğa’nın yüzüne mutlu bir ifadeyle bakar. Boğa gülümseyerek “Yardım et de şu çadırları kurmaya başlayalım…”
                Yengeç kara kara hem Balığı hem de aç-açıkta bu kadar burç ne yapacaklarını düşünmektedir. İkizlerin dürtmesiyle kendine gelir, İkizler “Bak Boğa ile Koç ne yapıyor biliyor musun?”  Yengeç sevinçle “Çadır kuruyorlar, bende burada açıkta bu kadar savunmasız akşamı nasıl geçireceğimizi düşünüyordum…” Ayağa kalkıp yanlarına gider “Kolay gelsin, ben de yardım edebilir miyim size?” diye sorar. Boğa “Burada yardım gerekmiyor fakat birileri de ateş yakıp yiyecek bir şeyler hazırlarsa bu geceyi daha kolay atlatırız…” der iğneli bir ifadeyle.
                Yengeç sohbete dalmış diğerlerinin yanına giderek “Bu kadar muhabbet yeter, ateş yakıp yiyecek bir şeyler bulmalıyız…’’ Oğlak “Biz Başakla odun toplarız, Yay zaten geyik avlayıp getirmiş, Akrep onun derisini yüzüp parçalasın, Yengeç sen yemeği hazırlarsın,  Aslan ateşi yaksın (Aslan kendisine iş buyurulmasından hoşlanmadığı için ters ters bakmış Oğlak’a) Terazi ben burada yokken diğerlerini organize etsin, Yay çevrede yiyebileceğimiz bitkileri biliyordur sende onlardan ara, Kova… Sende diğerlerinin ihtiyacı olan şeyleri halletmeye çalış…” İkizler ”Ben ne yapayım?” diye sorunca, Oğlak “Sen ne işe yararsın ki?” Diye ters ters sormuş…  İkizler küçümsendiği için kızmasına rağmen ne işe yarayabileceğine dair bir fikri de yokmuş ve diline gelenleri zorda olsa yutmuş…
                Herkes kendisine verilen işe başlamış… İkizler, çevresindekileri oturduğu yerden izliyormuş… Fark etmiş ki; Oğlak ve Başak yanlarına balta almadan gitmişler, Akrep geyiğin derisini nasıl yüzeceğini düşünüyor, Aslan elindeki iki kuru dal parçasıyla cebelleşiyor, Terazi herkese ne yapmaları gerektiğini anlatmaya çalışıyor fakat nasıl yapacaklarını kimse bilmiyor, Kova ise elinde garip bir şeyle uğraşıyor…Bütün bu kaos içinde hemen Boğa’nın arabasına koşmuş İkizler…Arabadan aldığı bıçak takımı ve baltayla, Akrep’le tartışmakta olan Terazinin yanına gelmiş bir solukta…Akrep’e bıçak takımını uzatmış, Terazi’ye “Ben Oğlak  ve Başak’ın peşinden gidiyorum yanlarına balta almadılar, odun kesemeyecekler yoksa… Sende Kova’ya bir sor istersen, bahse girerim şu an uğraştığı şey ateşi kolay yakmak içindir, baksana Aslan hala beceremedi....” demiş dalga geçer gibi bir gülüşle ve koşa koşa Oğlak ve Başak’ın peşine düşmüş…
                İkizler oradan uzaklaşırken Terazi ve Akrep şaşkın şaşkın birbirlerine bakmış ve gülmüşler… Terazi, Kova’nın yanına gidip “Ateş yakmak için yanında bir şeyler var mı acaba?” diye sormuş… Kova “Bir saniye... Tamam oldu… Şunu Aslan’a götürelim de yaksın ateşi…” Terazi, eğer bahse girseydi İkizlerin kazanacağını fark edip gülümsemiş. Aslan’ın yanına geldiklerinde Kova elindeki aleti Aslan’a göstererek “Şurayı hızla çevirdiğinde kıvılcım çıkartır. Ateş için bunu kullanabilirsin işini kolaylaştırır…” demiş. Aslan şaşkın bir ifadeyle elindeki alete bakıp havada denemiş ve kıvılcımlar bir anlık uçuşup sönmüşler. Aslan bundan çok etkilenmiş, çok beğenmiş. ”Aferin güzel iş çıkarmışsın” diyerek dal parçalarını yakmaya koyulmuş...
                İkizler, Oğlak ve Başak’ı sonunda bulmuş ama Oğlak çok sinirliymiş. Başak, odun kesmek için bir şeyler bulması gerektiği fikrine odaklanan Oğlak’a, elindeki küçük dal parçalarının, odun kesemedikleri için ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışıyormuş… İkizler “Kolay gelsiiiin..” gülümseyerek yanlarına gelmiş “Siz giderken yanınıza balta almadığınızı fark ettim, herhalde unutmuşsunuzdur diye getirdim” diyerek baltayı uzatmış… Şaşkın bir şekilde İkizler’e  daha önce söylediklerini düşünen Oğlak, pişmanlık dolu ağır bir ses tonuyla teşekkür ederek İkizler’in uzattığı baltayı almış. İkizler “Önemli değil, kamp alnında da işler iyi gidiyor, Boğa ve Koç çadırları bitirmek üzereler. Akrep, Boğa’nın bıçak takımıyla geyiği hallediyor, Terazide işleri güzel organize ediyor. Kova en son bir alet üzerinde çalışıyordu. Umarım ateş yakmak içindir çünkü Aslan ateşi yakabilecek gibi görünmedi bana. Terazi ateş yakmayı kolaylaştıracak bir şeyleri olup olmadığını Kova’ya soracaktı ama ne oldu bilmiyorum. O ara ben size baltayı getirmek için yola çıkmıştım…. Neyse hadi size kolay gelsin.. ” diyerek tekrar kamp alanına doğru koşmaya başlamış.
                Bir süre şaşkınlık ve sessizlikten sonra Başak “Bu kadar zıpır ve umursamaz bir burç, işler yolunda gitmediğinde bu kadar hızlı ve pratik bir çözüm haline nasıl gelebiliyor acaba?” diye sormuş. Oğlak “Sanırım öğreneceğiz… Ayrıca bu kadar açıklayıcı bir raporu sen bile veremezdin..." Başak gıcık olmuş ama ses etmemiş...
                Çadırları kurarlarken Boğa çok susadığını fark etmiş “Keşke suyumuzda olsaydı.’’ Koç , “Ben gidip bulayım diyeceğim ama sen tek başına halledebilir misin bu çadırları?” Boğa “Zaten pek bir şey kalmadı, ben hallederim.  Sen su bulursan çok daha iyi olur”  Kulak misafiri olan İkizler “Şu tarafta şelale var galiba, sesini duymuştum.  İstersen o tarafa bir bak, Boğa’nın arabasında su testileri de var onları da al istersen” demiş. Koç “Tamam” diyerek yola koyulmuş…
                Boğa “Bir daha arabamı benden izinsiz kurcalama ve benim eşyalarımı benden habersiz kimseye dağıtma” diyerek İkizler’i uyarmış. İkizler “Hee tamam” diyerek diğerlerinin yanına dönmüş.
                Koç su testileriyle şelaleye ulaşmış. Testileri doldururken suya atılan taşların sesini andıran bir ses duymuş. Dönüp baktığında; üşümüş  Balık’ın bacaklarını göğsüne doğru çekmiş, çenesini dizlerine dayamış ve suya taş atıyor olduğunu görmüş. Seslenmiş ama cevap alamamış. Testileri bırakıp yanına gelmiş “İyi misin? Burada ne yapıyorsun? Neden buluşma noktasında değilsin de buradasın? ” Balık sanki uykudan yeni uyanmış gibi Koç’un yüzüne bakmış ve “Dalmışım…Diğerleri nerde?” Koç, şaşkın şaşkın “Şu testileri doldurayım da beraber gidelim” Balık başıyla onaylamış…
                Koçla beraber kampa gelen Balığı gören Yengeç sevinç çığlığını basıp Balığın boynuna sarılmış “Seni ne kadar merak ettiğimi asla tahmin edemezsin!” sonra Koç’a dönerek teşekkür etmiş sevinç gözyaşları içinde… Üşüdüğünü fark etmiş “Battaniye var mı?” diye soracakken Boğa’nın elinde battaniye ile onlara doğru yürüdüğünü fark etmiş. Balığın ayakta duracak hali kalmadığını fark eden Boğa, onu kucağına alıp ateşe yakın bir yere oturtmuş ve hamağına doğru ilerlemiş. Koçla göz göze gelmişler, Koç “Fedakarlığı öğrenecek galiba” diye aklından geçirirken Boğa’ya göz kırpmış. Boğa gülümsemiş.
                Yemekler yenmiş, çadırlar hazır, hava kararmış ve herkesin üstünde tatlı bir yorgunluk varken Yay başlamış hikâyeler anlatmaya. Bazen o ara verdiğinde Terazi şarkı söylemiş. Boğa, ahşap sehpa gibi bir enstrümanla ritim tutmuş. İkizler fıkralar anlatmış ve Aslan kahkahalarla gülmüş. Bazen de şarkılara katılmış. Başak hem eğlenmiş hem herkesi tanımaya çalışırcasına kimin ne yaptığını gözlemlemiş.  Yengeç mutlu mesut herkesin birlikte ve iyi olmasından kaynaklı huzurlu.  Koç yorgun. Bir yandan elindeki bıçakla oynarken diğer yandan Teraziyi hayran hayran izliyormuş.  Oğlak sessiz. Kova herkesle konuşmaya çalışıyor. Balık uyuyor.  Akrep ise herkesi ve her şeyi kısık gözleriyle süzüyormuş sanki perdenin arkasındakini görmeye çalışır gibi. Sonunda herkes bitkin düşünce çadırlara uyumaya çekilmişler.


Barış CEYLAN