Herkes sohbet muhabbet ederken Boğa, Koç’un kendine derme
çatma bir sığınak yaptığını görür. Bir kaç dalı birbirine beceriksizce
iliştiren Koç, üzerlerini yaprakla örtmeye çalışır fakat her denemesinde ya
dallar bozuluyor ya da yapraklar dalların üzerinde durmuyor ve sığınağın içine
doluyordu…
Bunu
gören Boğa gülümseyerek Koç’u arabasının yanına çağırır “Tut şu çantanın
ucundan, yere indirelim” Çantanın içindekileri gören Koç, Boğa’nın yüzüne mutlu
bir ifadeyle bakar. Boğa gülümseyerek “Yardım et de şu çadırları kurmaya
başlayalım…”
Yengeç
kara kara hem Balığı hem de aç-açıkta bu kadar burç ne yapacaklarını
düşünmektedir. İkizlerin dürtmesiyle kendine gelir, İkizler “Bak Boğa ile Koç
ne yapıyor biliyor musun?” Yengeç
sevinçle “Çadır kuruyorlar, bende burada açıkta bu kadar savunmasız akşamı
nasıl geçireceğimizi düşünüyordum…” Ayağa kalkıp yanlarına gider “Kolay gelsin,
ben de yardım edebilir miyim size?” diye sorar. Boğa “Burada yardım gerekmiyor
fakat birileri de ateş yakıp yiyecek bir şeyler hazırlarsa bu geceyi daha kolay
atlatırız…” der iğneli bir ifadeyle.
Yengeç sohbete
dalmış diğerlerinin yanına giderek “Bu kadar muhabbet yeter, ateş yakıp yiyecek
bir şeyler bulmalıyız…’’ Oğlak “Biz Başakla odun toplarız, Yay zaten geyik
avlayıp getirmiş, Akrep onun derisini yüzüp parçalasın, Yengeç sen yemeği
hazırlarsın, Aslan ateşi yaksın (Aslan
kendisine iş buyurulmasından hoşlanmadığı için ters ters bakmış Oğlak’a) Terazi
ben burada yokken diğerlerini organize etsin, Yay çevrede yiyebileceğimiz
bitkileri biliyordur sende onlardan ara, Kova… Sende diğerlerinin ihtiyacı olan
şeyleri halletmeye çalış…” İkizler ”Ben ne yapayım?” diye sorunca, Oğlak “Sen
ne işe yararsın ki?” Diye ters ters sormuş… İkizler küçümsendiği için kızmasına rağmen ne
işe yarayabileceğine dair bir fikri de yokmuş ve diline gelenleri zorda olsa
yutmuş…
Herkes
kendisine verilen işe başlamış… İkizler, çevresindekileri oturduğu yerden
izliyormuş… Fark etmiş ki; Oğlak ve Başak yanlarına balta almadan gitmişler,
Akrep geyiğin derisini nasıl yüzeceğini düşünüyor, Aslan elindeki iki kuru dal
parçasıyla cebelleşiyor, Terazi herkese ne yapmaları gerektiğini anlatmaya
çalışıyor fakat nasıl yapacaklarını kimse bilmiyor, Kova ise elinde garip bir
şeyle uğraşıyor…Bütün bu kaos içinde hemen Boğa’nın arabasına koşmuş
İkizler…Arabadan aldığı bıçak takımı ve baltayla, Akrep’le tartışmakta olan
Terazinin yanına gelmiş bir solukta…Akrep’e bıçak takımını uzatmış, Terazi’ye
“Ben Oğlak ve Başak’ın peşinden
gidiyorum yanlarına balta almadılar, odun kesemeyecekler yoksa… Sende Kova’ya
bir sor istersen, bahse girerim şu an uğraştığı şey ateşi kolay yakmak içindir,
baksana Aslan hala beceremedi....” demiş dalga geçer gibi bir gülüşle ve koşa
koşa Oğlak ve Başak’ın peşine düşmüş…
İkizler
oradan uzaklaşırken Terazi ve Akrep şaşkın şaşkın birbirlerine bakmış ve
gülmüşler… Terazi, Kova’nın yanına gidip “Ateş yakmak için yanında bir şeyler
var mı acaba?” diye sormuş… Kova “Bir saniye... Tamam oldu… Şunu Aslan’a
götürelim de yaksın ateşi…” Terazi, eğer bahse girseydi İkizlerin kazanacağını
fark edip gülümsemiş. Aslan’ın yanına geldiklerinde Kova elindeki aleti Aslan’a
göstererek “Şurayı hızla çevirdiğinde kıvılcım çıkartır. Ateş için bunu
kullanabilirsin işini kolaylaştırır…” demiş. Aslan şaşkın bir ifadeyle elindeki
alete bakıp havada denemiş ve kıvılcımlar bir anlık uçuşup sönmüşler. Aslan
bundan çok etkilenmiş, çok beğenmiş. ”Aferin güzel iş çıkarmışsın” diyerek dal
parçalarını yakmaya koyulmuş...
İkizler,
Oğlak ve Başak’ı sonunda bulmuş ama Oğlak çok sinirliymiş. Başak, odun kesmek
için bir şeyler bulması gerektiği fikrine odaklanan Oğlak’a, elindeki küçük dal
parçalarının, odun kesemedikleri için ne kadar önemli olduğunu anlatmaya
çalışıyormuş… İkizler “Kolay gelsiiiin..” gülümseyerek yanlarına gelmiş “Siz
giderken yanınıza balta almadığınızı fark ettim, herhalde unutmuşsunuzdur diye
getirdim” diyerek baltayı uzatmış… Şaşkın bir şekilde İkizler’e daha önce söylediklerini düşünen Oğlak,
pişmanlık dolu ağır bir ses tonuyla teşekkür ederek İkizler’in uzattığı baltayı
almış. İkizler “Önemli değil, kamp alnında da işler iyi gidiyor, Boğa ve Koç
çadırları bitirmek üzereler. Akrep, Boğa’nın bıçak takımıyla geyiği hallediyor,
Terazide işleri güzel organize ediyor. Kova en son bir alet üzerinde
çalışıyordu. Umarım ateş yakmak içindir çünkü Aslan ateşi yakabilecek gibi
görünmedi bana. Terazi ateş yakmayı kolaylaştıracak bir şeyleri olup olmadığını
Kova’ya soracaktı ama ne oldu bilmiyorum. O ara ben size baltayı getirmek için
yola çıkmıştım…. Neyse hadi size kolay gelsin.. ” diyerek tekrar kamp alanına
doğru koşmaya başlamış.
Bir
süre şaşkınlık ve sessizlikten sonra Başak “Bu kadar zıpır ve umursamaz bir
burç, işler yolunda gitmediğinde bu kadar hızlı ve pratik bir çözüm haline
nasıl gelebiliyor acaba?” diye sormuş. Oğlak “Sanırım öğreneceğiz… Ayrıca bu
kadar açıklayıcı bir raporu sen bile veremezdin..." Başak gıcık olmuş ama
ses etmemiş...
Çadırları
kurarlarken Boğa çok susadığını fark etmiş “Keşke suyumuzda olsaydı.’’ Koç ,
“Ben gidip bulayım diyeceğim ama sen tek başına halledebilir misin bu
çadırları?” Boğa “Zaten pek bir şey kalmadı, ben hallederim. Sen su bulursan çok daha iyi olur” Kulak misafiri olan İkizler “Şu tarafta şelale
var galiba, sesini duymuştum. İstersen o
tarafa bir bak, Boğa’nın arabasında su testileri de var onları da al istersen”
demiş. Koç “Tamam” diyerek yola koyulmuş…
Boğa
“Bir daha arabamı benden izinsiz kurcalama ve benim eşyalarımı benden habersiz
kimseye dağıtma” diyerek İkizler’i uyarmış. İkizler “Hee tamam” diyerek
diğerlerinin yanına dönmüş.
Koç su
testileriyle şelaleye ulaşmış. Testileri doldururken suya atılan taşların
sesini andıran bir ses duymuş. Dönüp baktığında; üşümüş Balık’ın bacaklarını göğsüne doğru çekmiş,
çenesini dizlerine dayamış ve suya taş atıyor olduğunu görmüş. Seslenmiş ama
cevap alamamış. Testileri bırakıp yanına gelmiş “İyi misin? Burada ne
yapıyorsun? Neden buluşma noktasında değilsin de buradasın? ” Balık sanki
uykudan yeni uyanmış gibi Koç’un yüzüne bakmış ve “Dalmışım…Diğerleri nerde?”
Koç, şaşkın şaşkın “Şu testileri doldurayım da beraber gidelim” Balık başıyla
onaylamış…
Koçla
beraber kampa gelen Balığı gören Yengeç sevinç çığlığını basıp Balığın boynuna
sarılmış “Seni ne kadar merak ettiğimi asla tahmin edemezsin!” sonra Koç’a
dönerek teşekkür etmiş sevinç gözyaşları içinde… Üşüdüğünü fark etmiş
“Battaniye var mı?” diye soracakken Boğa’nın elinde battaniye ile onlara doğru
yürüdüğünü fark etmiş. Balığın ayakta duracak hali kalmadığını fark eden Boğa,
onu kucağına alıp ateşe yakın bir yere oturtmuş ve hamağına doğru ilerlemiş. Koçla
göz göze gelmişler, Koç “Fedakarlığı öğrenecek galiba” diye aklından geçirirken
Boğa’ya göz kırpmış. Boğa gülümsemiş.
Yemekler
yenmiş, çadırlar hazır, hava kararmış ve herkesin üstünde tatlı bir yorgunluk
varken Yay başlamış hikâyeler anlatmaya. Bazen o ara verdiğinde Terazi şarkı
söylemiş. Boğa, ahşap sehpa gibi bir enstrümanla ritim tutmuş. İkizler fıkralar
anlatmış ve Aslan kahkahalarla gülmüş. Bazen de şarkılara katılmış. Başak hem
eğlenmiş hem herkesi tanımaya çalışırcasına kimin ne yaptığını gözlemlemiş. Yengeç mutlu mesut herkesin birlikte ve iyi
olmasından kaynaklı huzurlu. Koç yorgun.
Bir yandan elindeki bıçakla oynarken diğer yandan Teraziyi hayran hayran
izliyormuş. Oğlak sessiz. Kova herkesle
konuşmaya çalışıyor. Balık uyuyor. Akrep
ise herkesi ve her şeyi kısık gözleriyle süzüyormuş sanki perdenin
arkasındakini görmeye çalışır gibi. Sonunda herkes bitkin düşünce çadırlara
uyumaya çekilmişler.
Barış CEYLAN